GENÇ VE AZİMLİ ALİNA BOZ

GENÇ VE AZİMLİ ALİNA BOZ

Son dönemin başarılı oyuncularından Alina Boz, genç yaşına rağmen kariyer basamaklarını hızla tırmanıyor. TRT 1 ekranlarında yayınlanan Elimi Bırakma dizisinde izlediğimiz sanatçıyla oyunculuk serüvenini ve daha pek çok şeyi konuştuk.

Rusya’da başlayan hikâyeniz Türkiye’ye uzanıyor. Bu süreci kısaca sizden dinlemek isteriz…
1998 yılında Rusya’da küçük bir kasabada doğdum. Ardından yedi yaşında İstanbul’a geldim. Anneannem ve dedem yani anne tarafım hala aynı yerde yaşıyorlar. Her fırsatta onları ziyaret etmeye yanlarına gidiyorum.

Küçük yaşlarda, birbirinden çok farklı iki kültürle büyümenin size ne gibi katkıları oldu?
Her şeyden önce iki ana dilim var. Disiplin açısından Rusya’da doğmak ve orada kısa bir süre de olsa eğitim almak beni kesinlikle etkiledi. Yaptığım her işe her zaman çok büyük bir ciddiyetle yaklaşırım ve karşımdaki kişiden de aynısını beklerim.

İki ülkeyi ve iki kültürü karşılaştırdığım zaman genel olarak Türkiye’de her zaman çok daha mutlu olduğumu söyleyebilirim. Güler yüzlü insanlar, zengin kültür, insan ilişkilerindeki samimiyet, Türkiye’de kendimi iyi hissetmemi sağlıyor. Yaşamımı sürdürmek için kesinlikle Türkiye’yi tercih ederim.

Ekranların sevilen dizisi ‘Elimi Bırakma’da Azra karakterine hayat veriyorsunuz. Bu dizi aynı zamanda sizin ilk başrolünüz. Azra karakteri hangi yönleriyle size cazip gelmişti, bu rolü kabul etme nedenleriniz nelerdi?
Azra, daha önce oynadıklarımdan çok farklı bir karakter. Bu zaten kabul etmemdeki ilk etkendi. Çok masum bir kız. Çok derin bir hikâyesi var. Yaşadığı bu dramatik hikâyeyi ekrana taşımak istedim. Ayrıca bu projede çok güçlü ve başarılı birçok oyuncu ile birlikte çalışıyorum. Güzel bir senaryo ve güvenilir bir yapım şirketi olunca da “her şey tamam” dedim. Açıkçası ‘Elimi Bırakma’ projesi bir oyuncunun isteyeceği her şeyi sundu bana.

‘Elime Bırakma’ dizisi kariyerinizdeki yükseliş için nasıl bir öneme sahip?
Bir oyuncu için içten oynadığı her iş, bir yükseliş anlamı taşır. Güzel bir yemeği ilk defa yapmak gibidir. Başarılı olursanız hem çok mutlu olursunuz hem de takdir edilirsiniz. Bu projeyle seyirci beni daha önce görmediği bir karakterde gördü ve sevdi. Her şeyden önce bu benim için çok önemli.

Henüz 20 yaşındasınız. Setlerde büyüdüğünüz, olgunlaştığınız bir dönemden geçiyorsunuz. Bu süreçte oyunculuğun size ne gibi katkıları oluyor? Set hayatının öğretici tarafları neler?
Dışarıdan ne kadar kolay ve eğlenceli görünse de aslında çok zorlayıcı ve disiplin isteyen bir çalışma temposunun içindeyim. Gece gündüz sette olmak özveri gerektiriyor. Çok kalabalık bir ekiple uzun saatler çalışıyoruz. Ailelerimizden daha çok sette birbirimizi görüyoruz. Birinin canı sıkkın olsa sizin de canınız sıkılıyor. O yüzden sete hep neşeli ve mutlu girmeye özen gösteriyoruz. Günlük hayatın olumsuzluklarını geride bırakmak gerekiyor.
Bir yandan da sevdiğin işi yapmak, tanımadığın insanlar tarafından sevildiğini görmek, işinde çok başarılı insanlarla çalışıp farklı alanlarda onlardan bir şeyler öğrenmek çok değerli.

Set dışında günleriniz nasıl geçiyor?
Set dışında başka bir şey yapmaya gerçek anlamda vakit kalmıyor. Bu kadar yoğun olacağımı ben de tahmin etmezdim. Haftada bir gün iznim olunca koşuşturup işlerimi mi halledeyim yoksa evde kalıp dinleneyim mi diye kendimle çok çelişiyorum. Her fırsatta spora gidiyorum. Evdeyken film izlemeye çalışıyorum.